Kastamonu Üniversitesi | Geleceğini İnşa Edeceğin Üniversite

Hizmetlerimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanıyoruz. Çerez politikamıza buradan ulaşabilirsiniz. KVKK detayları için KVKK Menümüzü ziyaret edebilirsiniz.

Hizmetlerimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanıyoruz. Çerez politikamıza buradan ulaşabilirsiniz. KVKK detayları için KVKK Menümüzü ziyaret edebilirsiniz.

Üniversitemiz İletişim Fakültesi tarafından tertiplenen ‘2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu’nun Marka Şehir Olma Süreci’ konulu panel Bilgehan Bilgili Merkez Kütüphanesi Konferans Salonu’nda yapıldı.

Panele Rektörümüz Prof. Dr. Seyit Aydın, Kastamonu Garnizon Komutanı Vekili Yarbay Özgür Yavuz, Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Sevgilioğlu, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreter V. Dr. Serkan Genç, kamu kurum ve kuruluşların amirleri, akademisyenlerimiz ve talebelerimiz iştirak etti.

Panel öncesinde konuşan Kastamonu Belediyesi Başkan Yardımcısı Ahmet Sevgilioğlu; “Markalaşma, bir şehri marka yapmak, marka şehir olmak, artık günümüzde şehirlerin birbirleri ile yarıştığı bir ilke haline gelmiştir. Marka kent olmak için bazı değerlerin kentte olması lazım. Doğal, kültürel ve tarihi eserlerin olması lazımdır. Bunların hepsi bizde var. Tarih dediğimizde Beylikten Osmanlıya ve günümüze kadar ulaşan 7 bin yıllık bir geçmişimiz var. Doğa denildiğinde ülkemizdeki 43 Milli Park’tan 2 tanesi ilimizde. Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Ilıca Şelalesi Bunların hepsi bizim ilimizde. Bunları derleyip, toparlayıp marka şehir olmak için gün yüzüne çıkarmamız gerekiyor. Tabi bu tarihi ve doğal değerlerimiz bir kültür oluşturmuş. Bin 800 tane kültürel varlığımızın olduğu bir potansiyel elimizde var. Ülkemizde 70’lı yıllarda başlayan koruma bilinci, ne yazık ki kentimize 90’lı yıllarda başlamıştır. Son 5 yılda belediyemizin girişimiyle bu süreç hız kazanmıştır. Böyle bir potansiyelinde markalaşma sürecinde etkili olacağını düşünmekteyim. Bu bağlamda belediyemizin son 5 yılda etkin çalışmaları vardır. Artık turizm denilince, dağ, kumsal, deniz anlamına gelmiyor. Artık turizmde kültürel dokuya önem verilmeye başlanıyor. Son 10 yılda turizmdeki artışın kültürel dokuya ağırlık verdiğini görmekteyiz. Bu bağlamda elimizdeki mirası koruma çalışmaları hız kazanmıştır. Belediyemizin çalışmaların kale, mahalle ve sokak bazında devam etmiş, meydanlara ulaştırmıştır. Kentimizde Türkiye’nin önemli 3 meydanından biri olan Cumhuriyet Meydanı var. Nasrullah Meydanı, Nasrullah Camii, Cem Sultan Bedesteni, Kurşunlu Han, Acem Hanı, Münire Medresesini bağlayan bir dokuya sahiptir. Buranın korunması için gün yüzüne çıkarılması için çalışmalar yapıldı. Halen çalışmalarımız devam etmektedir. Ticaret alanlarımızda çalışmalarımız devam ediyor. İlimizin daha yukarısına çıktıkça Bakırcılar çarşımız var burası da hızlı bir şekilde yapıldı. Sokak sağlıklaştırma çalışmaları devam ediyor. Kalemizin restorasyonu devam ediyor. Öğrenci arkadaşlarımıza kenti tanıtmak için kültürel gezilerde düzenliyoruz. Öğrencilerimiz bizim kültür elçilerimizdir. Öğrencilerden isteğimiz gittiğiniz yerlerde ilimizi tanıtmanızdır. Marka kent olma yolunda bu yönde çalışmalarımız var. Bu panelin sonuçlarının da güzel olacağına inanıyorum. Emeği geçen Rektörümüze ve uzmanlarımıza teşekkür ediyorum. İlimize ve Ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.” dedi.

Rektörümüz Prof. Dr. Seyit Aydın; programlarda elde edilen sonuçların raporlanarak, gerekli yerlere ulaştırılması gerektiğini vurgulayarak; “Programlarımız inşallah faydalı olmak için yapılıyor. Bu manada neticelerinin değerlendirilmesini ilgili kuruluşlarla paylaşacağız. Memlekette daha iyiye gitme daha güzel gitme hedefimiz var. Hepimizde buna yönelik olarak çalışmalar yapıyoruz. Yolumuzda taş olacak, engel olacaktır. Engelleri aşmak hep beraber bizim iştir. Millet olarak işimizdir. İyi şeyler yapmak işimizdir. Bugünde ‘2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu’nun Marka Şehir Olma Süreci’ paneli altında iyi şeyleri konuşacağız. İyi şeylere daha çok hız kazandırmak için neler yapabileceğimizi konuşacağız. Öncelikle panelimizin tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Sizlere saygı ve sevgilerimi sunuyorum.” dedi.

Konuşmaların ardından 2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu’nun Marka Şehir Olma Süreci konulu panele geçildi. Oturum Başkanlığını Rektörümüz Prof. Dr. Seyit Aydın’ın yaptığı panelde, Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Sevgilioğlu, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreter V. Dr. Serkan Genç, Necdet Kara, Prof. Dr. Gülfidan Barış ve Yunus Baran konuşmacı olarak yer aldı.

Paneli yöneten Rektörümüz Prof. Dr. Seyit Aydın panelin açılışında yaptığı konuşmada; Türkiye’nin hep yıkılması yönünde senaryolar oluşturulduğunu ifade ederek; “Türkiye hiçbir zaman ne yıkılır, ne de tökezler. Felaket senaryosu yazmayı memlekette nedense çok seviyoruz. Cumhuriyet tarihimizi az çok biliyoruz. 95 senedir hep duyduğumuz her zaman ‘kötü gidiyoruz’ gibi söylemler oluyor, hâlbuki iyi gidiyoruz. Felaket senaryosu yazmaktansa, daha iyi nasıl yapılabilir, bunun peşine düşelim. Siyasetçimizde, idarecimizde, halkımızda bunun peşine düşsün. Bizde maalesef herkes felaket senaryosu yazıyor. Biz daha iyi bir dünyayı daha iyi bir memleketi gelecek nesillere nasıl bırakabiliriz, bunu düşünelim. Memlekette, geçmişte atalarımız iyi şeyler yapmış ki, biz ayaktayız. Bu iyi şeylerin sayısını çoğaltmak, daha iyisini yapmak bizim hedefimiz olmalı. İnşallah yeni nesil felaket senaryoları ile değil de, artık bundan sonra en iyisini nasıl yapabileceklerini konuşsun. Bugün bizde panelistlerimize inşallah Kastamonu’nun marka şehir olması için neler yapılabilir, memleketimizin gene ahvali ile ilgili bu manada şehirlerimiz ile alakalı söyleyecekleri de vardır.” dedi.

Panelde ilk konuşmayı yapan marka danışmanı Yunus Baran, “Mesleğimiz marka danışmanlığı markaların gelişme süreçlerinde markalar ile ilgili süreçleri yönetiyoruz. Bu süreçleri yönetirken tek amacımız daha iyisini yapmaya çalışmak ve iyinin de iyisini temin etmek. Ekiplerin, ortak alanları bazen markaların, marka yöneticilerinin, şehirlerin yöneticilerinin, paydaşların, halkın tamamının sürece dâhil olması gerektiği düşünüyoruz. Biz burada marka şehir kavramını 10 yılda çok fazla duyar olduk. Türkiye’de uyguluyor muyuz uygulamıyor muyuz sorusu bir tarafa çok büyük marka şehirler var. Örneğin Paris’in dünya üstünde ziyaretçi çekme oranı olağan üstü seviyelerde, Londra aynı şekilde, New York aynı şekilde logoları dünya üstünde her yerde ilk gördüğünde hatırlanıyor ve bu logolar ile ilgili binlerce ürün, edevat, mimari çalışma, doküman hazırlanmış durumda bunlar ne işe yarıyor? Bunlar markaların, pazarların, insanların, kişilerin, kurumların, ülkelerin gücünü arttırıyor. Orada yaşamayla ilgili daha büyük bir duygu, bir aidiyet hissi oluşturuyor. Biz marka şehir olma ile ilgili süreçleri genellikle şehrimizdeki doğal yapı, kültürel yapı ya da bilgi becerisi ile ilgili bir şeyler yapıyoruz. Bu çok önemli bir süreç ele alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Panelde konuşan Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Sevgilioğlu; “Belediye Başkanımızla bu yola çıkmadan önce oluşturduğumuz seçim beyannamesinde ki projelerimiz hep marka şehir olma yolunda yapacağımız projelerdi. Bu beyannamede ki vaatlerini %99 şekilde yerine getirmiş durumdadır. Marka şehir denince; tarih, doğa, kültür böyle etkenleri hepsi birlikte turizme kazandırılmasıdır. Marka şehir denilince havalı bir kimliğe sahip olmak değildir. Bunun ekonomiye kazandırılmasıdır. Bütün bu çalışmalar halkın refah düzeyini yükseltecek olan projeler üzerine çalışıldı. Bunların sonuçları yavaş yavaş alınmaya başlanıldı. Amaç daha da fazla turist çekmektir. İlimizde ki tarihi eserlerin çoğu beylikler döneminden kalmıştır. 600 yıllık camilerimiz var. Bunların hepsi turizme kazandırılmak için. Düsturumuz şuydu; Geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez. Amacımız turizm ve bunu halka, dünya insanlarına tanıtmak amacımızdı. Kent merkezinde 1850 civarında tarihi eserimiz bulunmaktadır. Tarihi eserler sayesinde 5. Sıradayız. “ dedi.

KUZKA Genel Sekreter V. Dr. Serkan Genç konuşmalarında; “Markalaşmanın tanımı hakkında ne anlıyoruz?  Burada 3 tane anahtar kelimeden bahsedebiliriz. Öncelikle pazarlanabilir bir unsurun olması gerekiyor. Bu unsur üzerinden pazarlama stratejisinin geliştirilmesi, ikincisi belli bir algıyı belli bir kısma yerleştirmek gerekiyor. İnsanlara sorduğumuzda nasıl bir algı yaratacağız. Hangi algıyı vermek istiyorsak markalaşma sürecinde bunun üzerine gitmemiz gerekiyor. 3. Adımı da bütün paydaşların ortak vizyon belirlenmesi ve hedefe birlikte yürümesi diye düşünüyorum. Kastamonu marka şehir olabilir mi diye düşündüğümüzde elindeki kültürel mirası ve tarihini düşündüğümüzde Kastamonu bir marka şehir olabilir. Kastamonu çalışmalarını il genelinde yürütmektedir. Kastamonu’nun mevcut potansiyeli markalaşmaya müsaittir. 2014-2018 stratejik planımızı hazırlarken il dışı paydaş anketi uyguladık. Katılımcılarımızdan bölge tanıtımı çok önemli ve vazgeçilmez diyen paydaşlarımız %87’ydi. Bu anlamda çalışmalarımıza başladık. Kenti analiz ettiğimizde 4 temel sorunu olduğunu değerlendirdik. Kurumlarımız takdim anlamında faaliyet gösteriyor ama ortak bir strateji olmadığından bütüncül olarak etki bırakmıyordu. Kurulan işbirlikleri operasyonel şekilde kalıyordu ve daha çok faaliyet veya etkinlik bazda ilerliyordu. 3. Olarak kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız kendi kaynaklarını kullanıyordu ve bu da bütüncül olarak kaynakları hedefe yöneltmediğinden etkin bir sonuç üretemiyordu. Son olarak Kastamonu kurumsal olarak tanıtılmaya çalışılıyor. Bu da tanıtıma engel oluyordu. Biz bu konuda 2014 yılında bütünleşik turizm projesi adını verdiğimiz bir proje oluşturduk. Ayrıca üniversitemiz, belediyemiz, valiliğimiz gibi kurumlarla paydaşlarımızla beraber tasarladığımız bir projedir. Toplam 16 modülden oluşmaktadır. Kastamonu kapsamında tanıtım materyali olarak fotoğraf, video, görsel iletişim araçları kullanılmaktadır. Markalaşma sürecinde Kastamonu’yu desteklemek konusunda manevi destekte veriyoruz. 2016 yılında sonuç odaklı programlar tasarımlamamız gerekiyordu ve il geneline baktığımızda şehrin markalaşması ve tanıtım odaklı programını tasarladık. 3-5 yıl içerisinde ele alınmasını bekliyoruz. Kastamonu’nun 2018 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti olması markalaşma yolunda büyük bir adım oldu. 2018 yılında ilimizde bir sürü etkinlik yapıldı. Türk Dünyası olması vesilesi ile Başbakanlık fonundan Kastamonu 2 Milyon TL değerinde destek aldı. Görsel ve işitsel araçlar kullanılarak tanıtımı yapılmaya devam ediyor. Kastamonu markalaşma yolunda gerekli adımları atıyor. Atmaya da devam edecektir diye düşünüyorum.” dedi.

Marka Danışmanı Necdet Kara; “Bundan 5 yıl önce Kastamonu Üniversitesine ziyaret yapmıştım. Aklımda kalan yıkık dökük bir yer gibiydi. Bu geldiğimizde Kastamonu ciddi oranda değiştiğini ve yenilendiğini görmekteyim. Marka olmaya yönelik bir karar seziliyor. Bazı mekânlarda yapılan değişikler gerçekten duygulu olduğunu söylemek istiyorum. Bu eserler gerçekten çok güzel ve aslına uygun düzenlendiğinde duyguyu bize de yansıtabiliyor. Bu kararlılık beni de cesaretlendirdi.  

Marka deyince aklımıza bir sürü şeyden bahsedebiliriz. 1999 yılından beri o zaman markalaşmaya yaklaşım hiç böyle değildi. Artık çeşitli faaliyetlerin marka olacağı gayretli çalışmalar ve zihinsel değişiklerin olduğunu fark ediyoruz. Artık markalaşmada şu 4 kavramı yan yana görebiliyoruz bunlar; AR-GE, İnovasyon, Tasarım ve Markalamadır. Markalama bunların biraz daha üstündedir. Şehir markalaşmasında aslında 3 başlıktan söz edebiliriz. Bunlar; iyi yatırımcı çekmek, nitelikli turistler çekmek, nitelikli yerleşimci seçmektir. Türkiye’de markalaşma süreci 2002 yılında ‘Asmalı Konak’ dizisiyle başladı diyebiliriz. Ankara bu konuda bir fırsat yakaladı. Hatırlarsanız ‘Behzat Ç – Bir Ankara Polisiyesi’ dizisi buna örnektir. Belediyelerin planlı bir stratejisi yoksa boşa geçiyor. Burada Türkiye’nin büyük fırsatından bahsetmek istiyorum. Türkiye’de 90’lı yıllarda özel televizyon dizileri başladı. Uzman yardımları alındı ve bugün Türkiye’de bir sürü kanal var ve hala ayakta. İnsanlara inanmak diye bir şey var. Türkiye’de Özal döneminde başlayan ve Çiller zamanında yapılan bir yasanın geçmesi Türkiye’yi bambaşka bir hale getirdi. Türkler dizileri keşfettikten sonra bugün 1 Milyon Dolara yakın dizi ihracatı gerçekleştiriyor. Bir konuya daha değinmek istiyorum. 70’li yıllarda özel üniversiteler kuruldu. Üniversiteler eğitime başladı ve devam ediyorlar. Oradan bugün çıkan mühendisler dünya müteahhit sektörünü elinde tutan insanlar. Sektörde Çin’den sonra ikiciyiz bizden sonra da Amerika geliyor.” dedi.

Son olarak konuşan Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülfidan Barış; “Marka şehir yaratmak çok popüler bir konudur. Markanın cazibesi var ve birçok şehir bu konuda ilerliyor. Kastamonu bu konuda nasıl ilerleyebilir? En önemlisi ayırıcı özellikler, burada bulunan Kalkınma Ajansı’na, Belediye Başkan Yardımcıma ve Rektörümüze iletmek istediğim nokta ayrılmak istenilen noktaya gerçekten odaklanılmasıdır. “ dedi.

Kastamonu hakkında sosyal medyada anket örneği göstererek yapılması gereken hakkında önerilerde bulunan Prof. Dr. Gülfidan Barış, Kastamonu hakkında ki düşüncelerini paylaşarak konuşmasını tamamladı.

Panelin kapanış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Seyit Aydın; “Çok faydalı bir panel oldu. İnşallah iyi sonuçları olacaktır. Herkes elini taşın altına koyacaktır ve el ele verilip gereken yapılacaktır. Bugün misafirlerimizden faydalandığımız gibi daha fazla insandan faydalanacağız. Türk vatandaşı olmayan 54 ülkeden 4000 civarında talebemiz var. Ülkemizin programlarında bazılarına soruyorlar cevapları;  “vatan sevgisine çok güzel aşılıyorlar” oluyor. Kastamonu’nun samimiyeti dendiğinde çok şey olacaktır.  Değerli panelistlerimize çok teşekkür ediyoruz.” dedi.

Programın sonunda panelistlere plaketleri takdim edildi.   

 

Hizmetlerimizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanıyoruz. Çerez politikamıza buradan ulaşabilirsiniz. KVKK detayları için KVKK Menümüzü ziyaret edebilirsiniz.